İçimizdeki Hayatı korkutmamak,

Can çıkar huy çıkmaz demiş atalarımız.
Benim de sizler gibi kendimde beğenmediğim, düzeltmeye çalıştığım huylarım var.
Bunlarla ilgili okuduğum sayısız kişisel gelişim kitabı var, katıldığım eğitimleri saymak bile istemiyorum burada.
İş hayatımda,
Özel hayatımda,
Sosyal hayatımda düzeltmeye çalıştığım bu huylar ile ilgili okuduklarımın etkisi, aldığım eğitimlerin etkisi ilk krize kadar beni yönetiyor, yazılanlarla beni uyumlulaştırıyor. Öyle bir etki altına giriyorum ki artık bunu ben bu şekilde yapmamamı engelleyecek tüm zorluklardan arınmış, güçlenmiş hissediyorum kendimi.
Munis, dengeli, bilge hissediyorum ve bu becerimi nasıl elde ettiğimi benim beni nasıl evcilleştirdiğimi, uysallaştırdığımı da anlatıyorum, örnek olsun herkese diye.
İlk kriz, ilk stres anı bitiyor her şey,
İlk kriz anından itibaren saklı canavar, içimdeki bastırılmış huyum kişiliğim oluveriyor, bana sormadan.
Munis uysal tavrım kayboluyor ağzından köpükler çıkan ve geçen munis zamanların öcünü almaya niyetli bir ilkel vahşi oluveriyorum.
Bir kara bulut kaplıyor etrafımı, bilincim bilgi ile irtibatını kesiyor ve bir başka kimlik ile karşımdakine bir tavır sergiliyorum. Hangi tavrı tabi ki her zamanki tavrımı.
Kitaplarda yazmayanı,
Derslerde okutulmayanı,
Beğenmediğim,
Olmaması gerekeni.
Kriz anı sonrası güçsüz düşüyorum, yorgun ve kirlenmiş hissediyorum kendimi.
Bir süre daha gidip geliyorum ben ile olman gereken ben ile arasında.
Sonra bilinçlilik düzeyim ve medeni gelişmişliğim beni yine okumaya okuduklarımın içindeki mükemmeli uygulamaya sevk ediyor.
Kaç defa yaşadım bu süreci anlatamam, usanmadan, uslanmadan.
Sonra bir sınır çizmeye karar verdim vahşiliğim ile medeniyetim arasına.
Olabileceğim kadar medeni ve gizleyebileceğim kadar vahşi olacaktım.
İçimdeki hayatı korkutmadan yaşamaktı sınırım. İçimdeki mutluluğun beni bırakıp terk etmeyeceği kadar vahşi olabilecektim, içimdeki hayat ağlarsa benim yüzüme bakmaz ise yaşayamazdım, varlığım sonzuzlaşırdı onu kaybedersem.
İçimdeki hayatı kaybetmeden yaşamımı sürdürmeye çalışmalıydım, onun benim içimde yaşaması onun konforuyla ilgili idi.
İçimdeki hayatın algılaması, anlaması beni ve tepkisi yaptıklarıma ve bunu ifade etmesi 4. yaş gününde netleşmeye başladı. Kızım, hayatım hep yanımda olacaktı, her yere içimde taşıyacaktım onu ve onu korkutmadan, ürkütmeden, kaçırmadan ve küstürmeden yaşayabilirsem yazılanlardan daha ideal insan olabileceğime inandım.
Bu çizgiyi aşmadan gereksiz medeni ve zamansız vahşileşmeden yaşamın içinde ve kızım içimde böyle yaşamayı öğrendim bunca yıllık yaşamımda.
Hep beraber olmadın, her yerde aynı olmanın ve rollerimizin hiç birinde farklılaşmadan yaşamanın yolunu bana 4. yaş gününde öğreten kızım hayata nice mutlu yıllar diliyorum.(28.2.2005)

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds