Önemli Çünki Bizim İçin...

Dünya ne kadar önemli değil mi? Çünkü içinde biz yaşıyoruz.
Yaşam ne kadar önemli değil mi? Çünkü bizim yaşamımız.
Ölüm ne kadar acı değil mi? Çünkü ölen biziz.
Yaşam ve ölümün gerçek anlamı bizim yaşamımızla ilgili olmasıdır sadece. Bizim dışımızdaki yaşam ve ölümlerim önemi bize bunları hatırlattıkları içindir.
Biz yaşamıyor olsak; bu dünya, yaşanan sıkıntılar, dünyanın gidişatı, savaşlar bunların önemi olabilir miydi sizce? Kesinlikle olamazdı. Bunların öneminin olabilmesi için bilinç gerekiyor ve bilinç de bizim yaşıyor ve aklımızın yerinde olması ile var olabiliyor.
Yukarıdaki üç satırı okuyup bunları hangi ortak paranteze alabiliriz diye sorsam tek bir yanıt gelecek ve doğru cevap da bu: BİZ. Biz diyoruz ama bunları iyice algılayarak tekrar okur ve yorumlarsak bu biz’iz gerçek anlamının BEN olduğu apaçık ortadadır aslında.
Benim olmadığım bir dünyanın önemi yoktur tabi benim için,
Benim olmayan bir yaşamın bir özelliği yoktur tabi benim için,
Bana uğramayan ölümün gerçek acısı yoktur tabi benim için.
Olayların önemi ve önceliği beni ne kadar etkilediği ile ilgili. Buna göre sıralandırıyorum ve beni etkilediği oranda onunla mücadele ediyorum ve olaylara taraf oluyorum.
Herkesin öncelikleri ve kavramları kendine özeldir ve farklıdır. Ortak noktaları olsa da ben’e indirgendiğinde mutlaka farklılık gösterir.
Herkesin kendi ben’i;
Kendi kazancını,
Kendi yaşamını,
Kendi ailesini,
Kendi çevresini,
Kendi mesleğini,
Kendi işini,
Kendi mahallesini,
Kendi ülkesini,
Kendi takımını,
Kendi işyerini,
Kendi ülkesini,
Ve kendi dünyasını farklı yorumlar.

Her birinin önceliği her birimimize göre farklıdır.
Her birinin şiddeti her birimize göre farklıdır.
Her bir olaya karşı çözüm yöntemimiz her birimizin farklıdır.
Hele bu üçünün herkes için aynı olması çok daha zordur.
Bu farklılıklara rağmen ve hepimizde farklı bir bencillik varken herkes kafasına göre mi her şeyi yapacak. Ortak değerler olup onları birlikte savunmayacak mıyız? Sırt sırta verip ortak bir şeylerin mücadelesini veremeyecek miyiz?
Verdik, tarih buna şahit. Bundan sonra veririz ama ortak nokta da mutabakat sağlarsak. Geçmişte mandacılar ile özgürlükçülerin sayıları bir birine yakın olsaydı başımıza neler gelebileceğini hiç kimse bilemez. Onun için ortak değerlerimizi kaybetmemeliyiz. Korumalıyız ve sonraki nesillere bunları aktarmalıyız. Aktarmaz isek gelecekte ortak değerler konusunda sıkıntı yaşanabilir. Nelerin ortak değerler olduğundaki karmaşa, neyin doğru neyin yanlış olduğundan bile daha önemlidir. Ortak değerlerin doğrusu ve yanlışı yoktur, sadece çok büyük bir çoğunluğun bu konuda mutabakatı vardır o kadar. Atalarımızın bize bıraktığı ve uğruna mücadele verdiği her şeyin kutsal olduğu ve korunması gerektiği gerçeği ülke olarak en öncelikli ortak değerimizdir. Sonrakiler öncelik olarak ve boyut olarak daha aşağıda ve büyüklüktedir. En sondakiler ise bizim kendimize ait olanlardır. Yaşamın içindeki karmaşa bazen bize bencilliğimiz öne çıkartıp en önemlilerin sırasını bozmaya çalışmasına izin vermemeliyiz.
Benim işim, benim gelirim ve ben’ler öne çıkar ve bunları korumak önceliklerimizin hatta yaşamımızın amacı haline gelirse ve bu düşüncedekiler bir ülkede çoğunluk haline gelirse işimiz çok zorlaşır. Geleceğimizi karanlıklaştırır. Ağacı korumaya çalışırken ormanı gözden kaçırmış oluruz. Unutmayalım ormanı korumazsak, ağacımızı hiç koruyamayız. Ağacımızı korumak amaç haline gelir ormanı gözden çıkarırsak o bizim ağacımız da elimizden kısa sürede gidecektir. Yanan bir ormandan kim ağacını kurtarabilmiş şimdiye kadar ama yaşayan bir ormanda herkesin ağacı olabilir.
Bu haftalıkta bu kadar , mesajlarınızı bekliyorum ve haftaya görüşmek üzere efendim.30.07.2006

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds