Seneler önce bir aktif siyaset denememiz oldu. YDH fikir hareketi olarak başlamış, bizi de heyecanlandırmıştı. Toplantılara katıldık. O dönemde gerçekten benim için şans sayılabilecek pek çok insan ile tanışmak ve onların fikirlerini dinlemek imkânım oldu. Siyasi anlamda başarısız bir deneyim olsa da kişisel gelişimim adına oldukça verimli bir dönem yaşadım. İnternetten şimdi araştırdığımda bir tek “ek$i sözlükte” güzel bir özete rastladım. Onun dışında aradan geçen 16 sene (1994-2010) sonra tabir yerindeyse izi bile kalmamış.
Bu döneme ait anılarımı veya bu döneme ait dedikoduları anlatacak değilim elbette. Yukarıdaki cümle o dönemlerden hatırladığım bir kavram. Aslında o dönemlerde radikal sayılan söylemler şimdi siyasi pek çok partinin olmazsa olmazları haline gelmiştir. Bu durum da ayrıca bana keyif veriyor tabi.
Evet, konumuza dönersek “sistemden beslenenler sistemi değiştiremezler” diyorduk o dönemlerde. Bu kavramı sadece siyasi ortamın ve devlet yönetim tarzının niçin değişmekte zorlandığını izah etmek için kullanıyorduk.
Biz bugün hem bu cümleyi bir kez daha güncellemeye, hatırlamaya, hem de hayatın her aşamasına sokmaya çalışalım istedim.
Evin anneannesi veya babaannesi, evin gençlerinin harçlıklarına takviye yapıyor diyelim. Böyle sürdürülen bir aile yaşamı içinde bir karar alınmak istense sanırım evin gençleri babaanne veya anneannelerinin kararına destek vereceklerdir doğal olarak. Evden aldıkları harçlık onların normal gelirleri ancak büyüklerden aldıkları örtülü ödenek gençlerin refah seviyeleri ile doğrudan ilgili. O zaman bu durumu, yürüyen sistemi değiştiremezsiniz. Doğal çoğunluk veya eşitlik halinde rica avantajı bu gurupta olacaktır.
Bir işyerinde bu cümlenin karşılığını bulmaya çalışalım şimdi de. Her işletme de yönetimin yanında olanlar vardır. Yönetimler her zaman bunu ister ve oluşturmak için da gayret sarf ederler. Yönetime yakın olanların şirket imkânlarından faydalanma şansları daha çoktur doğal olarak. Sıkıntı ve dertlerini doğrudan, aracısız yönetime- sorunun çözüm ve karar merkezine- iletme şansları vardır. Doğal sonuç da isteklerinin karşılanması ve sorunlarının çözümlenmesidir.
a-)Yönetimin etkinliğini arttırması, şirketin her kademesinden en hızlı ve doğru kararı alması için yönetime yakın arkadaşlara ihtiyacı vardır.
b-) yönetime yakın arkadaşların da şirket içi itibarları ve– ekonomik veya yönetim olarak- sıkıntılarını kolay çözümlediği yönteme ihtiyaçları vardır.
Oluşan bu sistemin “sistemden beslenenler” tarafından değiştirilmesi veya değiştirilmesinin beklenmesi fazla saflık olacaktır sanıyorum.
Bürokraside, devletin bilinen her kademesinde ve kendisinde bu ve benzeri karşılıklı çıkar ilişkilerine bağlı çevrimler var.
Genelleştirmekten korkmayalım hayatın her safhasında -belki bundan çoğunluğun olumsuz etkilendiği- karşılıklı çıkar ilişkisi ile kurulu pek çok küçük saadet zincirleri var.
Ama herkes için geçerli bu durum. İtiraz ettiğimiz durumları tekrar inceler isek, genellikle itiraz nedenimiz o saadet zincirinin dışında olmamızdan kaynaklanıyor. O çevrimin içinde olsak ve biz de faydalanıyor olsak “belki “ itiraz etmeyecek, hatta bunun güçlenmesi için çaba harcayacağız.
Yenidünya düzeni hepimizin gelir ve yaşam düzeyimizi arttırmaya çalışıyor. Amaç hepimizin zenginleşmesi değil elbette. Kaybedeceklerimizin artmasını sağlamaktır. Kaybedecek şeyi olanlar mücadelelerini sahip olduklarını korumak üstüne kurarlar. Yenidünya düzeninde önemli olan “kaybedeceklerini” korumaktır.
Toplumsal ve kişisel mücadeleler ile ilgili tarihi inceler, kahramanlık ve kurtuluş mücadelelerinin aslına bakarsak ortak nokta “kaybedecek bir şeyi kalmayanların” bu tür kavgaya girdiklerini görürsünüz. Trakyalı köle Spartaküs’ü yaşamındaki imkânsızlıklar veya baş rolünü Mel Gibson’un oynadığı cesur yürek filminde asıl oğlanın nişanlısı öldürülmese bu mücadeleye girer miydi bir düşünmek lazım.
Eski tüfeklerin dediği gibi “zincirinden başka kaybedecek şeyi olmayanlar” ancak hiçbir şey düşünmeden mücadeleye, kavgaya girebilirler.
Bizler için de geçerlidir tabiî ki bu durum. Ancak önceki haftalarda bahsi geçtiği gibi sadakatimizin insanlığımızı geçmesine müsaade etmeden, eğitimimize, yaşam tarzımıza ve inançlarımıza paralel olmalı tüm kararlarımız.
En azından kendimizle baş başa kaldığımızda rahatsız olmayacak kadar,
Ve Vicdanımızı bizi rahatsız etmeyecek kadar,
Objektif olmayı becerebiliriz diyorum.
Mesajlarınız için teşekkür ediyorum ve tabii ki devamını bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere efendim.22.07.2006
0 yorum:
Yorum Gönder