Dediğiniz olmadı mı şimdiye kadar.
Birini görüp kanınızın ısındığı, biriyle ilk tanışmanızda kendinizi yakın hissettiğiniz veya tanıştırılırken gözlerinin içine bakarak “memnun oldum” derken içinizden gelerek samimiyetinizi gösterecek bir şekilde gülümsediğiniz kimse olmadı mı ?
Bir toplantıda yandaki grup içinde birine gözünüzün kaydığı “ ben bunu bir yerde gördüm, ama nerede” dediğiniz olmadı mı gerçekten?
Hiçbir nedeni yokken sevmediğiniz, hoşlanmadığınız bir mesai arkadaşınız yok mu?
Yada yaptığı her şey, hiçbir nedeni yokken sizin sinirinize dokunan birisi ile karşılaşmadınız mı yaşamınızdaki hayatların birinde?
Birisi diğerlerine göre daha sinirinizi bozacak davranışlar yapmasına rağmen o birisine daha hoşgörülü davranmadınız mı hiç?
Pek çok kez affetmediniz mi onu?
Defalarca bu son diyerek şans verdiğiniz biri olmadı mı?
Bunların hepsi yaşamımız içinde var olan yaklaşımlar. Nedenini düşünmesek bile bu tür tavırlarımız var ve çevremizdekileri de bu yolla belirliyoruz, farkında olmadan.
Bazı dönemler yaşamımız içindeki hayatlara yanlış birileri dahil oluverir. Bir zaman sonra bu yanlış birileri ve siz farkına varırsınız bu yanlışlığın. Başlangıçta çok önemi yok sanılan, belki katlanılan pek çok davranış zamanla karşılıklı sinirleri bozar hale gelir. Davranışlar ve kişiler aynıdır ama etkileri farklıdır bu iki yanlış kişi üzerinde. Karşılıklı sınırlar zorlanız bazen, sürdürmek için ilişkiyi. İki ayrı yaşamın içinde kesişen ve bir şekilde başlamış olan bu hayat sürdürülmeye çalışılır.
Eğer yanlış kişilerin yolları aynı hayat içinde kesişmiş ise yapacak pek bir şey yok, mutlaka biter, hatta mutlaka bitmelidir aynı hayat içindeki birliktelikleri. Herkes kendi yaşamı içinde doğru kişilerle hayatlarını sürdürebilirler veya daha iyi niyetli bir yaklaşım ile sürdürmelidirler.
Bazen altıncı his deriz. Beş duyumuza ilave ederek ruhumuzun bu isteklerini, bizi yönlendirmelerini. Tabi altıncı hisse pek çok sorumluluk yükleriz hepimiz zaman, zaman. Fizik ötesi her şey bunun içine giriverir aniden.
Bazen auramızdan bahsederiz. Bizi çevreleyen manyetik alanımızla tanımlarız çevremizdeki diğer insanları algılamada, tanımlamadaki farklı hissedişlerimizi. Uyuşmadıklarımıza auramız uymadı,itti deriz. Hoşlandıklarımızı da auramız çekmiştir mutlaka.
Özetle; Tanımlayamadığımız ve nasıl aldığımız, öğrendiğimiz belli olmayan bir veri tabanı var ve bu veri tabanındaki veriler bu kişi ile ilgili yorum yapmamızı sağlıyor.
Bu bilginin ve hissedişin önceden bir tanımı yok. Yani biz oturup “ bu insan gelirse sevmem” deyip bir liste yapmıyoruz ama o sevmeyeceğimiz insan karşımıza gelince bu bilgi ortaya çıkıp bizim onu sevmememizi sağlıyor. Garip olan bu kişiyi de sevenler var mutlaka,belki onlardan bazılarını biz de seviyoruz. Bu denklemin, eşitliği ve önermesi yok, doğrudan sonuca gidiyor, bilinmeyeni ne kadar çok olursa olsun tek denklem ve işlem ile sonuç yakalanabiliyor.
Ben bunu hep küçüklüğümde bana anlatılan hikaye ile çözerim, anlaşılır kılarım ve doğruluğuna inanırım.
İslam inanışına göre, Allah evreni ve insanı yaratmadan önce ilk insandan kıyamete kadar dünyaya gelecek tüm insanların ruhlarını tek seferde yaratmıştır. Ruhlardan Zerr alemi veya Elest-Kalubela aleminde Allah tarafından söz alınmıştır “ emirlere uygun yaşayacaklarına dair”.Dünyaya geliş ile bunu ilişkilendirirsek; tanrı ruhların vermiş oldukları bu sözü tutup tutmayacaklarını test etmek için her ruhu sırası geldiğinde insan bedeni içinde dünyaya gönderir.
Bir de şuradan bakarak tanışıklığımızı genişletelim. Kalu beladan dünyaya gelinceye kadar geçen sürede ruhlarımız hep beraber idi. Tüm ruhlar birbirini tanıyor. Tabi nasıl bir ortam ve nasıl bir süredir o konuda bilgi ve açılım yok. Buna karşın bana küçüklüğümde anlatılan hikaye veya yaklaşıma göre dostlukların anlaşmaların ve anlaşamamaların temelleri burada atılıyor. Dünyada birini çok iyi tanıyor gibi olup buna karşın hiçbir yerde karşılaşmamamızın açıklaması da, tanımadığımız biri ile anlaşamayacağımızı düşünmemizin açıklaması da ruhlarımızın Kalu beladaki dostluk veya anlaşamaması ile ilişkili.
Geçen haftaki yazıma konu olan yaşamımız içinde hayatlarımızı paylaştıklarımız insanlar ile Kalu bela dostluğu olanlar şöyle demezler mi, hissetmezler mi “tüm ömrümce seni bekledim”
Hepimiz adına “ yaşadığımız sürece hayatlarımızı Kalu belada tanıdığınız ve Dünyada karşılaşmak için sözleştiğimiz, iyi anlaştığımız ruhlar ile geçirebilmeyi” diliyorum.
Haftaya görüşmek üzere efendim,12.05.2006
0 yorum:
Yorum Gönder