EMEK KUTSALDIR,

Siyasetin her açılımında ve kitabi olsun olmasın tüm din ve inançlarda ya açıkça ya da dolaylı olarak insanın kendi aklının ve emeğinin ürettiği her şeye saygı duyulur.
Siyasi yelpazenin soluna doğru olanlar siyasi alt yapılarını emek ve artı değerin “üreten” lehine dengelenmesi üzerine konumlandırmışlardır. Bunun dışındakiler ise direkt söylemek yerine yanlış anlaşılma korkusu yüzünden konunun etrafında dolaşmışlardır. Bir adım gerisine gidersek siyaset “üretim” üzerine kurulmuş ve üretimin çeşitli unsurlarını öne çıkartarak yapılmıştır tarih boyunca. Tarihi yanlışlığı burada yapmış olabilir miyiz diye düşünüyorum bazen, siyaseti üretim üzerine değil de toplum üzerine/ sosyal yaşam üzerine odaklandırsaydık ve buradaki soyut/izafi ve sadece burada geçerli eşitliği hayata geçirmeyi hedefleseydik neler olurdu?
Toplumcu yaklaşım biraz farklılaştırırdı ve asgari müşterek bulmamızı kolaylaştırırdı sanıyorum.
Siyasi bir tartışma veya bu kavramları tekrar uzun, uzun sizlerle paylaşıp siyasi felsefe yapma niyetinde değildim ama satırlara başlayınca ve konu emek olunda insanın kanı kaynıyor bir anda.
Emek kavramının tüm siyasi görüşlerde ve tüm inançlarda önemli, öncelikli ve saygın olduğunda tereddüdümüz yok. Yakın zamana kadar bu kavram sadece siyasi çağrışımlar yapardı beynimde. Bir bakıma bu kavram siyasi tavrımızın sevdasıydı, hassas noktasıydı. Buna karşın insan ilişkilerini bu kavram ile kavramayı, tanımlamayı ve önceliklendirmeyi hiç denememiştim. Bir sabah sohbetinde geçti konu. Anlamadım, kavramaya çalıştım ve emeğin artık tüm hayatımıza nasıl sızdığını keşfettim.
İnsan ilişkilerinin içinde belki herkesin bilip benim şu ana kadar atladığım bu “emek verme” farkı yerine ben ilişkilerin bedensel, ruhsal veya beyinsel olarak tanımlandığına inanıyordum. Çok sıkışılırsam kader ve benzeri kavramlarla açıkları giderip eksik nokta bırakmamaya çalışıyordum.
Tanımadan bile bir insanı kendimize yakın hissetmemizin. Tanımadığımız bir insandan hoşlanmamamızın içinde ruhların tanışıklığını bulmak kolay. Buna temas noktası diyelim. Temas noktası olmadan hiçbir şeyin başlangıcı tanımlanamaz. Temas noktası da yeterli değil ilişkiler de sürdürmek için “uyum” gerekli. İnsan ilişkilerinde ruh+ten+beyin üçlemesinin uyumu; ilişkileri geliştirir ve derinleştirir.
Uyum kelimesi ile kolayca tanımladığım bu noktada atladığım bir şeyler varmış, onu fark ettim. Uyum kendiliğinden oluşan ve ilişkileri derinleştiren bir süreç değil. Uyum bir “sonuç”muş. İlişkilerde gösterilen çabanın, verilen emeğin sonucu “uyum” çıkıyormuş ortaya.
İnsan ilişkilerinin her birinde;
Kadın / erkek,
Anne/ baba / evlat,
Kardeş,
Karı/ koca,
Arkadaş,
Dost,
Bazen hepsi bir kişi,
Her neyse sonuç olarak ilişkilerin her birinde bir taraf;
Başlaması için,
Derinleşmesi için,
Ortak noktaların öne çıkartarak ve her iki farklı hayatın aynı eksende buluşması için,
Ve aklıma gelmeyen pek çok şeyi ilişkinin sürdürülmesini sağlamak için EMEK harcar.
“uyun” denilen kavramı ilişkinin içine sokmak içindir bu “emek”.
Emek harcayan taraf bitmesini istemez bu ilişkinin,
Emek harcayan taraf özler,
Emek harcayan taraf merak eder,
Emek harcayan taraf korkar kaybetmekten.
İşte böyle bir fark varmış ilişkilerde emek harcayan ile o ilişkiyi yaşayan arasında.
Bu, biri daha az seviyor demek değil.
Bu, diğeri kolayca gider demek değil.
Bu bir görev paylaşımı.
Bu, iyi ve kötünün açıklaması değil,
Birinin diğerine üstünlüğü hiç değil,
Sadece ilişkilerdeki farlılıkların ve yaşadıklarımızın bir başka açıklaması, tanımlaması olabilir.
Bir nokta daha var, onu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Her iki tarafın emek harcamadığı ilişkiler de vardır.
Eğer varken paylaşıyor ve yokken eksikliğini hissetmiyorsanız,
Eğer yokluğu sizi acıtmıyorsa,
Eğer sadece varlığında mutlu iseniz,
Eğer yokluğunu beyninizle paylaşmıyorsanız,
Eğer bunların kim olduğunu hatırlamaya çalışıyorsanız
Bunlar emek harcanmayan ilişkilerdir. Öylesinedirler. Olmamaları eksikliktir ama varlıkları çözüm getirmez insan yaşamına. Sadece hoşluktur yaşama kattıkları.
İster siz emek harcayın ilişkiniz için,
İster emek harcansın ilişkiniz için,
Bunun önceliği yok, sadece ilişkinizde emek olup olmamasını önemi var.
Korkuları bu yok edebilir ancak.
İlişkilere bu yol gösterebilir bir yıldız gibi, bir pusula gibi.
Emeksiz evlat yetişmez,
Emeksiz yar olmaz,
Emeksiz dostluk lazım olduğunda bulunmaz.
Yaşamınızda emek hep olsun dilerim. Hadi bakalım, bu haftalık ta bu kadar haftaya görüşmek üzere efendim.16.11.2006

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds