Hayat sen bana çok şey öğrettin,

Yaşamımız süresinde bizi özelleştiren ve bizi biz yapan hayatın bize kattıklarıdır.
İş hayatımızda,
ev hayatımızda
ve sosyal hayatımızda her an bir şeyler katarak kendimizi yeniler çoğaltırız.
Hayatın geçen zaman içinde siz öğrettikleri ile kendiniz olmaya başlar, farklılaşır, olgunlaşır, tecrübelenir ve bilgeliğe giden yolda bir adım daha atarız.
Hayatın ışıltılarıdır bunlar.
Hayat kattıkları ile bizim yolumuzu aydınlatmakla kalmaz çevremizdekilerin yollarını aydınlatmak içinde elimize adı bilgelik olan bir fener verir.
Yaşamınız süresince bize bir şeyler öğretmeye daha çok niyetli olan iş hayatımız, ev hayatımız veya sosyal hayatımızdan biri diğerlerinden bir adım daha öne geçer.
Bu hayatlardan biri bizim farklılaşmamız, olgunlaşmamız, tecrübelenmemiz ve bilgeliğe giden yolda bize daha çok şey öğretir. Bu öğrettiklerinin yansıması yaşamınızın diğer açılarına da yansır, kalan kısmını da etkiler.
Yaşam nasıl bir süreç, inanılmaz, hızlı, herkesin kendisine özel muhteşem bir mucize.
Tam da sıfırdan başladı Hayat bana bir şeyler öğretmeye.
Bir döllenmiş yumurtanın bir bebek halinde doğumuna kadar hepimizin bilinçsizce yaşadığımız bu sürecin mucizelerini aklımda kaldığı kadarıyla sizlerle paylaşabilirim. Eminin anlattıkça daha yeniler aklıma gelip satırları uzattıkça uzatacağım. Bu bilimsel ve mistik duygusallıkla karışmış anlatacaklarım çok bilinmeyenler değil ama hisler ve öğrenilenler bana aid.
Hayat’ı bulmak, bir anne baba adayı için hayat vermek ve birlikte yapılabilecek en kutsal işbirliğini ve en eski suçun delili.
Bu süreci bilinçsizce öğrenilenler ve oyun gibi yaşananlar ile yaşıyorsunuz. Gerçek yok! Elle tutulan bir şey yok! Görüntüler ve yazılanlardan ibaret bildikleriniz. Sadece bir iç kıpırdamasını öğretiyor Hayat. Mutlulukla ilgili bir çok türevini gördüğünüz yaşam Hayat’ın bana yeni bir boyutunun ilk derslerini çalıştırmaya başladığını sonradan fark ettim.
O zamanlar fark edemediğim şekilde Hayat bana bir şeyler öğretmeye başlamıştı bile.
Hayat bir önceki güne göre daha duygusal hale getiriyordu beni,
Hayat her eylülde ilave ettiğim yeni yaşlarla birlikte bildiğim duygulara derinlik kazandırmaya başlamıştı farkına varmadan.
Ne hayat bunu bilerek yapıyor ne ben bunu hayattan istiyordum.
Yaşam denilen sürecimin içindeki eğitimimde baş öğretmen olmaya soyunmuştu birden.
Şimdiye kadar ağzımı doldura, doldura ne söylemişsem iddialı, tartışılacak ve uçlarda gezinen fikirlerimi bana yeniden tanımlatmaya başladığını fark ettim.
Hayat, yapmam dediklerimi bir yere toplamış bana sıra ile yaptırıyor,
Olmamalı dediklerimin niçin ve ne kadar iddialı şekilde olması gerektiğini tartışamadan beni ikna ediveriyor bu hayat.
Özlemeye yeni açınımlar getiriyor geçen her dakikada,
Sevmeye,
Aşık olmaya,
“Bir tanesin” demenin anlamını genişletirken kendi adına daraltıp özelleştiriyor,
“canımın içi” demenin ne kadar anlamlı ve anlamıyla aynı değerde olduğunu yeni fark ettiriyor sana bu hayat,
Yaşamınızı sürdürürken her şeyi öğrenmişken, her şeyi yaşamışken veya böyle olduğuna inanmışken hayat sana bu kitabı durup dururken yeniden okutuyor, ezberletiyor.
Yeniden içinin gülmesi,
Yeniden içinin ağlaması,
Yeniden içinin cıvıl cıvıl olması,
Yeniden sızlaması,
Bunları biliyor olsan da,
Bildiğini zannetsen de yeniden yepyeni bir boyutta, yepyeni bir içerikte sanki yeni gibi eskilerinin üzerine yeniden öğreniyorsun.
Garip olan bunun farkında olmayışın. Yaşamımın son üç yılında kızım Hayat yeniden öğretmeye başladı yaşamın eksik kalan tatlarını bana. Size de bir gün ummadığınız bir anda hayatınıza girecek biri yeniden öğretecektir yaşamın bildiğinizi zannettiğiniz tatlarını.
Yaşamınıza yeni giren her şey size yaşamınızın içinde şimdiye kadar bildiklerinizi yeniden ezberletiyor.
Yaşamınıza girenler bu nedenle önemlidir, onlar sadece sevdiklerimiz değildir,
Onlar sadece iyi vakit geçirdiklerimiz değildir, onlar sadece birlikte olmaktan hoşlandıklarımız değildir onların tamamı bize bildiğimizi sandığımız yaşamı öğretenlerdir. Onların her biri yaşamımızın baş öğretmenleridir.
Şimdi kendine dönüp baktığında ve kendi adına iyi dediklerinin hepsinin yapılması sırasında yanınızdaki baş öğretmeninizin katkısı ve bilgeliği yansımıştır.
Evet bilgelik;
Yaşamınızdaki herkes, bazı durumlarda gelip geçerken çarpanlar bile bir şey katarlar size, bu kattıkları sizin değerinizi arttırırken bu kattığının aldığınız kişinin bilgeliği olduğunu unutmayın ve yaşamınızda sizi bu hale getirenlerin hepsine saygı duyum.
Çok kızdıklarınıza bu saygıda biraz öne getirin.
Benim yaşamımdaki son bilgem, bana çok şey öğreten hayat, kızım üçüncü yaşın kutlu olsun.
İyi bir öğrenci olmaya çalışacağım emin ol.
Sen gelip katılıncaya kadar yaşamıma ve yeni bir hayat sayfası açıncaya kadar fark etmediğim hasretimi en iyi tanımlayan satırları şimdi yakaladım ve yazıyorum unutmamak için:
“Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
Omuz başımızdaydı boşluğun…
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Gözledik…
Hoş geldin!
Biz
Bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
Taşı kırmakta,
Dostu düşmandan ayırmakta…
Hoş geldin!
Yerin hazır.
Hoş geldin!
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELİM…” (nazım’dan Nail Çakırhan’a)
Kızımın, hayatımın üçüncü yaş günü hediyesidir, nice yıllara beraberce ….
21.9.2008

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds