Kimse kendini bilmese?

Göremese kimse kendisini?
Küçük bir köpeğim var, adı fincan. Biraz yaygaracı ama sadece yanında ben varsam. Sanırım bana güveniyor. Ben varsam insanların hepsine bağırıp çağırıyor. Gelen, geçen herkese. Ben yoksam, kimseye hissettirmiyor kendini. İnsanlardan çekiniyor. Fincan da biliyor kendi türüne göre insan türünün daha tehlikeli olduğunu. Ama kendi hemcinsleri ile ilişkilerinde beni önemsemiyor. Zaten kendi hemcinsleri ile ilişkilerinde geçimsiz, aksi ve korkak bir köpek. Ev köpeği olduğundan mı kendi hemcinsleri ile geçinemiyor, yoksa hemcinsleri ile geçinemediğinden mi ev köpeği oldu bilinmez. Ama Veterinerine göre sokakta kalırsa çok yaşamaz. Kendi boyuna bakmadan her köpeğe posta koyuyor. Hem korkak hem de mahallenin dayısı. Benden önceki sahibi onu bir köpek tarafından parçalanmış, ölmek üzere iken bulmuş. İyileştikten sonra bakamadığı için ben almıştım. İnsandan farkı; olayları unutmasalar bile öğrenmiyorlar. Bu nedenle yine fırsat bulsa saldıracak mahallenin koca, koca köpeklerine. Biz Fincan’ı sürekli koruma ve gözetimimizde tutmaya çalışıyoruz. Bahçenin dışına kendi başına kesinlikle bırakmıyoruz. Karşı tarafa bir şey olacağından değil, kendi başına bir şey gelmesin diye. Veterinerine bu durumu sordum. İlk söylediği “ Fincan kendisini bilmiyor ki”. Peki, ayna görüntüsünü de mi bilmiyor. Köpekler sadece kokusunu aldıkları görüntülerin gerçek olduğunu biliyorlarmış. E, fincan da kokusu olmayan bir görüntüyü canlı olarak kabul etmiyor, dikkate almıyor. Kısaca kendini tanımak için tek fırsatı da kullanamayınca, yapabilecek pek bir şey kalmıyor fincan hanıma durumu izah etmek için. Sadece biz onu koruyarak tehlikeden uzak tutabiliriz. O zaman karşısındaki köpek ne kadar ise kendisini de öyle görüyor.
Bir de kızımı anlatayım. Onun da durumu farklı değil fincandan. Bir buçuk yaşına kadar hepimizi tanıyordu resimlerde, video görüntülerinde. Kendini bir türlü tanımıyordu. Arkadaş diyordu, bebek diyordu ama kendi olduğunun farkında değildi.
Anlamak zor geliyor ama gerçek bu.
Biz de varsayalım kendimizi göremiyoruz,
Biz de varsayalım ki fotoğraf makinesi ve kamera yok,
Biz de varsayalım ki su bile yansıtmıyor bizim yüzümüzü,
Bunların hepsi olsa bile fark edemiyoruz kendimizi.
Biliyoruz ki çocuklar belli bir dönem sonra fark ediyorlar kendilerini fotoğraf ve videolarda. Kızım önce kendisinin gölgesini fark etti, sonrada kendisini. Bu da onun sonunun başlangıcı oldu bu kendini fark ediş.
Belli bir yaşta değil de ömür boyu hiç teşhis edemesek yüzümüzü.
Ne güzel olurdu!
Biz köpekler gibi boyut problemi yaşamayacaktık mutlaka ama
Herkes gördükleri kadar güzel,
Gördüğü kadar çirkin,
İşte o zaman herkes;
Hissettiği yaşta yaşayabilecek ömrü boyunca
Ve hissettiği kadar güzel olabilecek.

Ancak karşısında gördüğü insanlar kadar güzel,
Veya karşısında gördüğü insanlar kadar çirkin hissettikçe,
İnsanlar kendilerini karşısındakilerle birlikte sevdikçe,
İnsanlar kendileri ile karşısındakiler kadar barışık oldukça,
Kavga için,
Savaş için,
Huzursuzluk için değil, iyi hissetmeye devam edecekleri bu ortamın devamını sağlamak için çaba harcayacaklardır.
• Görüntülerini bilmeyen insanlar yaşlanmayacaklardır,
• Görüntüleri yüzünden kendilerine tanımlamalar getirmeyeceklerdir, sınıflandıramayacaklardır,
• Görüntülerini bilmedikleri için çevresindekilerle eşit sayacaklardır kendilerini,
• Görüntülerindeki değişimi fark edemeyeceklerinden yaşlanmak onlar için bir şey ifade etmeyecektir,
• Çirkinler, çirkinliklerinin bedelini ve Güzeller, güzelliklerinin kaprisini kimseye çektiremeyecektir.
Yaşam daha yaşanılası ve keyifli olacaktır diye tahmin ediyor ve bu haftada bu kadar diyorum efendim.
16.09.2010

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds