Biz iyileri tanırız!

Peki, kötüleri kim tanır?
Biz ne yapacağız!!!
Arkadaşlarımızla, birlikte olduğumuz insanlarla;
Politikayı tartışırız;
Bizim basit olarak çözdüklerimizi çözemez yöneticiler,
Bizim beğendiklerimiz çoğu zaman iktidar da, da değildir.

Güncel yaşamı konuşuruz;
İyiler vardır çevremizde- iyi tanırız onları- ama mağdurdur onların pek çoğu,
İyi olmayanlar vardır –pek tanımasak ta tanıyan birileri söylemiştir-neler yaptıkları dilden dile dolaşır.

Seçimler olur herkes bizim gibi düşünüyordur ama sandıktan başka sonuç çıkıverir. Herkes böyle düşünüyordu- bildiklerimiz-. Aklı olan da böyle düşünmeli, ama bu sonuç nasıl çıkar anlaşılmaz.
Bazen tanıdıklarımız içinde de genel kanaate göre yanlış yapanlar çıkar - kötü dememeliyiz onlara- ama bilseler o tanıdığımızın niçin bunu yaptığını, hangi şartlarda yaptığını hak verirdi ve “aslıda ne kadar iyi” olduğunu anlarlardı arkadaşımızın.

Böyle bir yaşam içinde kalınca biz hep iyiler ve mağdurlar ile beraberizdir genellikle ve doğal olarak. Belki imkân olsa ve iyi olmayanlarla tanıştırsalar bizi ve konuştursalar, kim bilir belki hak vereceğiz ve O’nu da katacağız çevremizdeki “aslında iyi” ancak mağdurlara.

Biraz insanları eleştirmek için kendi yakın çevremizin dışındakiler için kullanıyoruz.
Biraz eleştirme hakkımızı daha az tanıdıklarımız için kullanıyoruz.
Biraz yakın çevremize torpil geçiyoruz.
Bu yanlış değil temel olarak.
Yakın çevremiz eleştirilecek insanlardan oluşuyorsa niçin yakınımızda duruyor. Yakın çevremizde duruyorsa mutlaka bunlardan muaf olmalı. Bunu yazarken önce yakın çevrenizden başlayın demiyorum eleştirmeye, sakın yanlış anlaşılmasın. Sadece eleştirdiğimiz, yol gösterdiğimiz, nasıl yapılacağını tarif edeceğimiz kişiler bizin en azından bunları söylerken duyabilmeli sesimizi. Cesaret ile karşımıza alıp konuşabileceklerimize eleştiri hakkımızı kullanabiliyorsak ve kendini ifade etme hakkını sunabiliyorsak eleştiri bir zemine oturur ve anlam kazanır, diğeri bizin kendi kendimizin yaptığı bir rahatlama yöntemidir. Söylenirsiniz o kadar. Niyetiniz düzelmesine yardımcı olmak değildir, ne sistemin ne de o kişinin. Söyler kurtulursunuz.
Peki, biz hiçbir şey yapmayalım mı o zaman? Eleştiri hakkını ve yol gösterme hakkını sesinizi duyurabileceklerinize yapar, kolunuzun ulaştığı alanı temiz tutarsanız siz kendi adınıza övünülecek bir şey yapıyorsunuzdur. Bir düşünün Türkiye’nin ve Dünya’nın politikalarından önce çevrenizde neler yapabilirsiniz? Şehrinizde, mahallenizde, sokağınızda, işinizde, aileniz içinde. Yapılabilecek o kadar çok şey var ki. Hepimiz çevremizdeki bizim dışımızdakileri düzeltmek için, çözemeyeceğimiz ve detayını bilmediğimiz sorunları çözmek için harcadığımız zamanı kendimizi düzeltmek eleştirmek ve elimizin ulaşabileceği, sesimizin duyulabileceği mesafelerdeki sorunları çözmek için harcasak ve herkes böyle yaparsa, çözülecek sorun kalır mı sizce?

Sorunlara tamamen seyirci kalanlara yer yok zaten bu satırlarda.

Seyirci kalanlar sorunlara ortak olmakla kalmıyor, sorunun bizzat kendisi oluyorlar zaten.

Gelin yaşamımızı yapamayacaklarımızın nasıl yapılacağını tarif ederek geçirmeyelim.

Yarına bizden bir eser kalması için yapabileceğimiz işleri alalım elimize onları çözelim.

İnanın çözdüğümüz o sorun Dünya’nın en büyük sorunu, çünkü bunu çözmek için bu konudan hiç haberi olmayan biri nasıl çözüleceği konusunda ahkâm kesiyor. Bu kolay dediğiniz sorun çözülürse ahkâm kesen arkadaşta kendi çözebileceğine yönelecektir belki de.

Siz çözebildiğiniz sorunları çözün, göreceksiniz yaşadığınız Dünya her geçen gün daha yaşanır hale gelecek.

Bir de yapabileceğiniz bir şey daha var tanıdıklarınızın da, sesinizi duyurduklarınızın da, elinizi ulaştırabildiklerinizin de böyle davranmaları için yol gösterebilirsiniz, yardımcı olabilirsiniz.

Ben böyle düşünüyor ve bunu paylaşmaya çalışıyorum. Mümkün olduğu kadar çözebileceğim, gücümün yettiği sorunları aşmaya çalışıyorum. Bu sizi daha güçlü hale getiriyor. Biraz daha devam etseniz eskiden size uzak gelen sorunların, çözüm alanınıza girmiş olduğunuzu fark ediyorsunuz birden.

Çözüm alanınızı iyi belirleyin. Bir boksör kol mesafesine girmeden yumruk sallamaya devam etsin, karşıdaki ne zarar görür bundan. Sadece bekler ki yorulsun, sonrada kol mesafesi kadar yaklaşıp tek yumruk ile sorunu çözer. Enerjimizi verimli kullanmak için çözüm alanınızı doğru belirleyin lütfen. Eskiler ne demiş “ herkes kapısının önünü süpürürse tüm memleket temizlenir”,
Efendim bu haftalıkta bu kadar, masajlarınızı bekliyorum ve iyi haftalar diliyorum.
02.05.2006

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds