Işığınızın faydası ne?

Yaşarken hep toplarız diyoruz,
Yaşarken hep öğreniriz diyoruz,
Yaşarken gelişiriz diyoruz,
Yaşarken tecrübeleniriz diyoruz,
Evet, doğru bunları yaparız da ne olur?
Bu topladıklarımız,
Bu öğrendiklerimiz,
Bu gelişmişliğimiz,
Ve tecrübemiz.
Bir işe yaramalı değil mi?
Kör bir adam yaşarmış kasabanın birinde. Bu kör adam geceleri sokağa çıktığında elinde fener ile gidermiş gittiği yere. Kasabalı bu nedenle biraz şüphelenirlermiş adamın kör olup olmadığı konusunda.
Günlerden bir gün saklamışlar kör adamın fenerini,
Adamcağız aramış bulamamış fenerini ve bu sefer fenersiz çıkmış yola. Yolda giderken kendisi görmüyor tamam ama bu sefer diğer insanlar da onu görmekte zorlanmışlar çarpmışlar, yolunun önünden çekilmekte zorlanmışlar.
Anlamışlar ki kör adam kendi için tutmuyormuş ışığı çevresi için tutuyormuş aslında.
Mevlana’nın dediği gibi;
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Evet, bir işe yaramalı
Bu topladıklarımız,
Bu öğrendiklerimiz,
Gelişmişliğimiz,
Tecrübemiz.
Başkalarına ışık katmalı,
Başkalarının yolunu aydınlatmalı,
Başkalarının ufkunu genişletmeli.
Hayır, bir işe yaramamalı diyebiliyorsak ısrarla,
Feneri alınmış kör adam gibi oluruz, biz biliriz ama çevremizdekiler bilmediği için bizim yolumuza çıkar, yolumuzu keser, bizim ilerlememiz önünde engel olur bu paylaşmadıklarımız.
“başkalarının yaşamına ışık kattığımızda bu ışık size de yansır” der Peter Pan’ın yazarı İskoç yazar James Matthew Barrie. Yazar Barrie’den söz açılınca onun farklı hayatından bu sözü söyleme nedenini paylaşmak itiyorum sizinle.
1929 yılında Peter Pan’ın yazarı Barrie, oyun ve kitabın tüm haklarını "Great Ormond Street Hospital for Sick Children" isimli çocuk hastanesine bağışladı. Yani, oyunu sahneleyen ya da kitabı basan veya alan herkes, bu hastaneye telif ödemiş olacaktı. Bu son derece cömert yardım bunca zaman hastaneye çok büyük paralar kazandırdı ve kim bilir kaç hasta çocuğun iyileşmesini sağladı. Belki bunun nedeni cücelik hastalığı nedeniyle tüm ömrü boyunda 140 cm. boyda olması nedeniyle kendisini çocuklara daha yakın hissetmesi midir bilinmez.
Tabi bunun için önce aydınlanmak gerek,
Öğrenmeye gayret gerek,
Tecrübelenecek kadar ciddi bir şekilde çalışmak gerek.
Tüm bunlar insan olmanın,
Toplum içinde yaşayan iyi insan olmanın çabalarından biri de değil mi?
Nirvanaya ulaşmayı beklemeyin ama olmadan olmuş gibi yapmayın derim.
Yarım hoca dinden eder,
Yarım doktor candan eder derler.
Verdiklerinize dair biriktirdikleriniz tam olsun,
Alanın yolu sizin ışığınız ile aydınlansın.
Verdikçe tükenmeyen,
Verdikçe eksilmeyen,
Verdikçe azalmayan bu biriktirdiklerinizi vermekte zorlanmayın,
Tasarruf etmeyin bildiklerinizi paylaşmaktan,
Pintilik etmeyin ışığınızı saçmaktan,
Yaşam alanınız aydınlattıklarınız ile billurlaşacaktır güvenle.
Kendi ışığınızla yürürken aydınlatmak yanınızdaki yürüyenlerin yolunu,
Daha güzel,
Daha eğlenceli,
Daha coşkulu,
Ve daha güzel değimlidir yalnız yürümekten.
Haftaya buluşmak dileği ile.

,14.3.2010

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds