Duyurmadan

Yaptıklarımızı duyurmadan yapabilmek!
Paylaşmadan yaşayabilmek yaptıklarımızla!
Genellikle hepimiz biri hakkında bir kötülük düşündüğümüzde paylaşmayız düşündüklerimizi.
Genellikle hepimiz birine küçük veya büyük bir kötülük yaptığımızda kimsenin haberi olmamasını isteriz,
Ancak hepimiz biri hakkında küçük veya büyük bir iyilik düşündüğümüzde ise düşündüğümüzden haberi olmasını isteriz herkesin.
Hele bir iyilik yapmaya görelim, farkına varmaz diye panik yaparız.
Söylemeye görelim küçük bir iyi söz birinin arkasından geç duyar diye ödümüz patlar,
Dinimiz yapılan yardımların, iyiliklerin ve ibadetin gizlisini tavsiye ediyor.
Dinimiz, yaptığımızdan dolayı çevremizde kazandığımız itibara göre değerlendirmiyor yaptığımız iyilikleri.
Burada bence belirleyici olan iyiliğinin bilinip bilinmemesi değil kötülüğünün bilinip bilinmemesi veya kötülüğün bilinmesine cesaretimizin olup olmaması,
Bir İngiliz atasözü “ hayalleriniz tanrının bahçesidir” der. Kötülükleri düşündüğünüzde sizden ve tanrıdan başkası bilemez, tanrı ile ortak tek bahçenizi bu hassasiyette değerlendirin. Güzelleştirin veya çirkinleştirin.
Ben düşüncenin özgürlüğünün yorumlanmayacak kadar insana ve insani özgürlüklere ait olduğunu düşünürüm. Tüm bu söylediklerim bu alanın özgürlüğüne dair değil, içeriğinin zenginleşmesine veya kıraçlaşmasına dair.
Düşündüğümüz her iyiliğin karşımızdakine iyilik sağlayacağından emin olamadığımız gibi, düşündüğümüz her kötülüğünde karşımıza kötülük getireceğini bilemeyiz.
Burada asıl ve asil olan bizim niyetimiz, tanrıyla paylaştığımız bu bahçenin güzelliği.
Bir fıkra vardır bilirsiniz. İki arkadaş bir gece yarısı araçları arızalanır, soğuktan korunmak ve sabaha kadar barınabilmek için ışık gördükleri ilk evin kapısını çalarlar. Bir kadın açar kapıyı. Kadına dertlerini anlatırlar ve gece burada kalmaları için kendilerine izin vermelerini isterler.
Kadın bu civarın bilinen biri olduğunu ve dul olduğunu belirtir ve onların kalmalarını isterse kendisi açısından sıkıntı olacağını bu nedenle kalamayacaklarını söyler.
Adamlar soğuktan perişandırlar ve evin yanındaki ahırda bile kalabileceklerini söylerler. Kadın acır hallerine, alır ve onları ahırda misafir eder. Bir sonraki gün de iki arkadaş kadın ile vedalaşıp ayrılırlar. Aradan birkaç sene geçer, bu iki arkadaştan birine büyük bir miras kalır. Avukatı araştırır mirası bırakan birkaç yıl önce onları misafir eden zengin kadındır. Adam şaşırır, bu mirası hak edecek bir şey yapmamıştır. Arkadaşının yanına gider ve sorar,
Hatırlıyor musun seneler önce seninle aracımız arızalandı bir köyde mahsur kalmıştık,
Evet, hatırlıyorum der diğeri.
O gece ahırda birlikte geceyi geçirmiştik değil mi?
Evet, doğru der diğeri.
Peki, o gece sen oradan ayrıldın mı? Başka bir şey yapın mı?
Sorma sana söyleyemedim, o gece uyku tutmadı, ahırdan çıkıp eve gittim, rica ettim kadından evde kalmayı ve banyo yapmayı talep ettim. Kabul etti, hatta ileri gittik kadınla beraber oldum. Ama böyle bir şey yapınca başıma bir iş gelir diye çok korktum, hayırdır bir şey mi oldu diye bu kez arkadaşı ona sorar.
Evet, o gece korkudan kadına benim adımı kendi adın gibi söyledin değil mi diye sorar,
Evet, çok özür dilerim, ben iyi bir arkadaş değilim seni zor durumda bıraktım sanırım der.
Arkadaşı, o kadın ölmüş ve tüm mirasını sana bırakmak istemiş ama senin adını benim adım sandığı için bana bırakmış.
Kötülük yapmak isterken iyilik yapmak?
Kötü insan olarak yaşayarak iyilik yapmak?
Böyle birine verilecek en büyük ceza sanırım.
Ancak sonucu karşınızdakinin iyiliğine bile olsa bu sizi iyi yapmaz, düşüncenizin iyi olmasıdır önemli olan.
Asıl olan niyetinizdir ve bunu sadece siz ve tanrı bilirsiniz.
Tüm bunların dışında zor olan iyiliklerin saklanabilmesi gibi geliyor bana.
Her insan kendisine ait sırrı olsun ister. Temiz duru ve huzurlu bir iç için saklamalıyız iyiliklerimizi.
Bir insan, hem de tanımadığımız bir insan düşmesin diye arkasındaki tabureyi almak kenara ve bunu saklamak içimizde çok mu zor.
Bu iyiliklerin hepsini bir çiçek olarak saklamak içimizde bizi ve içimizi güzelleştirmez mi? Daha büyükleri için bir selluka diksek gönlümüze ve sarsa tüm içimizi yaptığımız iyilik geliştikçe kötü mü olur. Bunlar bizim başkaları için iyilik düşünmemize ve hayal bahçemizin de güllerle bezenmesini sağlamaz mı, tanrıyla paylaştığımız bu bahçe bizi huzurla yaşarken koruma mı kötülüklerden, kötülerden.

(19.4.2010)

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds