
Doğru saydığınız her şey,
İyi dediğiniz her şey,
Güzel dediğiniz her şey,
Kısaca: İnandığınız, bildiğiniz her şey,
Gerçekten sandığınız gibi mi?
Emin misiniz?
Eksik bildikleriniz,
Yanlış öğrendikleriniz,
Sanki’lerinize aklınızdan ilave ettikleriniz sayesinde :
Yanlışı doğru sanmış olabilir misiniz?
Kötüyü iyi sanmış olabilir misiniz?
Aslında şöyle tersten düşünsek,
Sadece sizin bildiğinizin en doğru olmasıyla kapattığınız algınızı, başkalarının farklı bilgileriyle farklı doğrulara ulaşabileceğinizi fark etseniz ve açsanız dış dünyaya algınızı.
Başka güzel yok diyeceğinize sizin şimdiye kadar gördükleriniz içinde en güzeli saysanız güzelinizi.
Ve sadece sizin şimdiye kadar algıladıklarınızla sınırlı kalan dünya görüşünüzün yegâne kurtuluş yolu olduğuna karar vermek yerine başkalarının da ülkesini ve insanları sevebileceğine inansanız.
Sanki’leri kambur gibi taşımaz,
Kabul ettiğiniz gibi, kabul de görürsünüz,
Masumlaşır bildiğiniz ve inandığınız her şey ve sizi güvenli haklı konuma yükseltir.
Cümleleri böyle kurarsak anlamaya, anlaşılmaya da açık oluruz.
Empati denilen iletişimin ya giriş kapısına ulaşırız ya da sanki’lerin çıkmaz sokağında dolanıp dururuz ve empati kapısını hiç bulamayız.
Voltaire “ düşünceler bu dünyaya depremlerden vebadan daha büyük zarar vermiştir “ der. Düşüncelerini doğru sayanların, sanki’leriyle yaşayanların iletişim ve empatiyi bulamamalarının kendilerine verdikleri zararın ölçümü zordur.
Çevresine zarar vermeden tespit edersek, teşhis edersek kolaylıkla profesyonel destek ile kendine vereceği zararın da önüne geçebiliriz hatta.
Düşüncelerini sorgulamayanların kendilerini değil çevresine zarar verdikleri tartışmasız bir gerçektir.
“İnsan bildiği kadar inanır”, sorun bildiğinin yeterli olup olmadığı veya bildiğinin doğruluğunun sorgulanıp sorgulanmadığıdır
Bildiği ile yorum yapar,
Bildiklerinden kendince yargılar oluşturur insan.
Sandıklarıyla, sankileriyle kararlar verir ve paylaşır. İşte tam da bu safhada evrensel tehlike başlar.
Bu rahatsızlığı bireysel haldeyken teşhis edemezsek o zaman toplumun göreceği zararın boyutunu tahmin bile edemezsiniz inanın.
O yarım doğrusuyla öğrettikleri,
O yarım bilgisiyle yönlendirdikleri,
O yarımlıklarıyla yarımlaştırdıklarını ne yapacağız.
Bulaşıcı hastalığı nasıl tespit edeceğiz de nasıl tedavi edeceğiz.
İnanın tam ile yapmaya çalıştıklarınızın bilmem kaç katını, bilmem kaç kat hızla yarımlar ve sanki’leriyle serbestçe dolaşanlar yapar da şaşar kalırsınız.
İnsanların yarıma duydukları ilgiyi tahmin bile edemezsiniz.
Bu nedenle bu yarımlıklar ve sanki’ler sadece bizim için değil insanlık için ciddi bir sorundur ve mücadele edilmelidir.
Ne demişler atalar;
Yarım doktor candan eder,
Yarım hoca dinden eder.
Sanki’lerinizle yarımlanmayın.
0 yorum:
Yorum Gönder