Rezonansın önemi ve tehlikesi


Siyasi iletişimin tırmandığı bu sürecin tehlikesi toplumsal rezonansa girmektir,
Tarihte bunun olumlu örneği olmamıştır,
Rrezonans sürü psikolojisini tetikler mutlaka,
Düşüncenin azaldığı, konuşmanın arttığı bir süreçtir,
Konuşanın birken dinleyenin bin olduğu bir süreçtir.
Paylaşanın frekansıyla, kitlenin frekansı eşitlenirse, rezonans başlar.
Paylaşanın topluluğu etkilemesi, bu etkinin paylaşanın güvenini arttırması, bu güven ile paylaşanın toplumu daha fazla etkilemesi ……
Bu etkileşim fiziki kural gereği sonsuza gider.
Sürüp giden bu sarmalın doğru orantılı etkisi sonsuza gitmeye çalışırken oluşan toplumsal rezonans, kırılıncaya kadar büyür.
Her kütlenin bir doğal rezonansı vardır, bunu geçtiğiniz durumda kırılma olur.
Tarihte doğruluğunu ve yanlışlığını tartışmadan gördüğünüz rezonans hallerine bakın, sonsuza değil kırılıncaya kadar gitti.
Kaçınılmaz son kırılmak, yoksa durmuyor.
Durdurmak için, kendisini doğru sayanların etkisini toplumsal rezonans sınırının altına çekmektir.
Karşı kuvvet oluşturmaktır.
Bu bilenlerin bilgilerini sorgulamaya yarayacak yararlı bir tedavidir.
Bilenler bilgilerini sorgulayarak daha çok öğrenebilirler,
Buna karşın; bilenler bildiklerini en doğru saymaya başladıklarında iletişimin, empatinin, faydanın değil yıkımın, cahilleşmenin çıkmaz sokağına girilmiştir.
Toplumun, çoğunluğun peşinden gitmek kişisel aklı/ aklımızı by-pass etmektir,
Düşünenlerin düşüncesinin yettiği, bununla yetinildiği dönemdir,
Kolaydır da, sonu yoktur.
Birileri lazım bu dönemlerde,
Her şeye razı olacak ve çoğunluğu aklının, sürü aklının başlangıçta doğru olsa bile gittiği yolun, varılacak istasyonun doğru olmayacağını birileri söylemelidir çoğunluğa, söyleme cesareti olan birilerine ihtiyaç duyar toplumlar bu dönemlerde.
Kendi içinde çıkarabilirse liderini, gidilen yolu sorgulayanını belki kalibre eder de düzeltmese de doğrultur gidilen yolu.
Söylenmenin söylendiği yol değildir bu.
Zordur, belki toplumsal geleneklerin oluşturulabilmenin yollarından biridir.
Bu yolla öğrenir, gelişir, gelenekler oluşturabilirsek, dinlemeye alışırsak aykırılıkları,
Kendimize uyan, yakışan bir demokrasi geleneği olursa liderlere gerek yoktur , sisten yöneticini bulur, ortak akıl sürülükten çıkar.
Yok, böyle olmazsa hep liderler beklenir peşinden gidilecek.
Dediğim gibi çıkış noktası her zaman doğru olsa bu yolu sonu yok!
O zaman yolu bulmak için liderin feneri yaktığı yoldan başka yolu göremez, bilemez, sorgulayamaz yolculardan oluruz,
Ama yaşayan bir demokrasi kültürünü sokabilirsek aklımıza rezonansa kaptırmadan taşıyabiliriz Cumhuriyetimizi sonsuzluğa.
Rasgele! (9.6.2011)

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds