Dümdüz olmak


Düz olmak,
Düz iş yapmak,
Düzeltmek zordur.
Yaşamın içinde dümdüz olmanın sıkıntısını hepimiz her zaman yaşamışızdır.
Düz çizgi çizmek bile zordur, kalanını siz düşünün.
Eğri çizmek her zaman daha sıkıntısızdır.
Dümdüz giderken,
Dosdoğru yaşarken bazen, bazı durumlarda eğrilmek isteriz,
Eğrilip karşımızdaki zor durumun etrafından dolanıvermek isteriz.
Bir film seyrederken bile zordur bu anları seyretmek,
Ana karakter en çıplak şekliyle paylaşmaya karar verdiğimde doğru durumu
Bunun yüzünden kaybedeceklerini ondan önce biz düşünür, biz sıkılırız.
Ter basar her yanımızı!
Birkaç saniye içinde anlatılıveren saatlerce düşünülmüş zor durumu.
O anlatmadan, kimseyle paylaşmadan elimizi yüreğimizi yakan o durum,
Bizi doğru olup olmama arasında gidip gelmemize neden olan o sıkıcı durum,
O önümüzde dururken doğruca geçip gidemeyeceğimizi düşündüğümüz sıkıcı durum,
Bir kerelik bile olsa eğrilip etrafından dolaşmamız için bizi zorlayan durum,
Yükü tonlarca olan eğrilik düşüncesi
Anlatılınca nasıl da kayboluverir önümüzden.
Sanki o büyük sıkıntı, çarpınca bizi ezecek dert buhar olmuştur,
Yükü kalmamıştır sırtımızda.
Doğru olmanın dayanılmaz hafifliği sarar bizi ve korur eğrilikten.
Ama bu hafifliği yaşayıncaya kadar taşınan ağırlığı kaldırabilmek,
İşte o sınavı geçmektir zor olan.
Taşınamaz ise o yük, kıvrılmak istenirse kolayca aşağıdaki hikaye ders olsun onlara.
“Yılan derede karşıdan karşıya geçmek istiyor ana akıntıdan kokuyor.
Kaplana rica ediyor beni karşıya geçirir misin diye.
Kaplan alıyor sırtına geçirmeye başlıyor yılanı.
Yılanın aklı karışıyor
Kıyıya yaklaştıkça onu ısırıp öldürmek ve uzun süreli gıda ihtiyacı karşılamak cazip gelmeye başlıyor.
Kıpırdanmaya başlayınca kaplan huylanıp kıpırdanan yılanı alaşağı eder öldürür.
Yere uzatır dümdüz yapar yılanı
Ve şöyle der,
Keşke yaşarken dosdoğru olsaydın.”
Dedik ya dosdoğru olmak dünyanın en zor işdir,
Dosdoğru çizmek bile ne zordur,
Dosdoğru yaşamayı siz düşünün.
Evet, sırtında değiliz kaplanın ve kıpırdasak da kimse bizi alaşağı edip vermeyecek dersimizi, ödetmeyecek eğriliğimizin bedelini bize hayatımızla.
Ama vicdanımıza havale edeceğiz kendi kendimizi yaptıklarımızdan kaynaklı.
Bunu yükü ve ağırlığıyla ve ne yazık ki hiç uzak kalamadan yaptıklarımızla yaşayacağız ömrümüz boyunca.
Bu beklide çok daha ağır bir ceza kaplanın sırtında bunları yapmaktan.
Bir de farkına varmadan eğriliğinden sakat, sakat eğri büğrü yaşayanlar var,
Kendileri görmese de görenlerce acınacak durumda olanlar var.
İşte o zaman vicdanının sesiyle yaşamak bile asilleşiyor farkında olmadan yaşamaktan.
Siz kendinizi keşfedin,
Nasıl yaşadığınıza ve nasıl yaşamak istediğinize.
Not: tam bir yıl oldu bu sayfalarda sizlerle buluşmaya başlayalı.

(4.5.2010)

0 yorum:

Blogger Template by Blogcrowds